24 Mart 1976, Arjantin’in modern tarihinde karanlık bir dönemin başlangıcı olarak kaydedilir. Bu tarihte, Arjantin Devlet Başkanı Isabel Peron, askeri darbeyle devrildi ve ülke bir diktatörlük rejimi altına girdi. Jorge Rafael Videla, Emilio Eduardo Massera ve Orlando Ramon Agosti liderliğindeki askeri cunta, iktidara el koyarak ülkeyi yedi yıl boyunca yönetti. Ancak, bu dönem Arjantin için büyük acıların ve insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir karanlık çağa işaret eder.
Darbenin Arka Planı
Arjantin, 20. yüzyıl boyunca siyasi istikrarsızlık ve askeri müdahalelerle sarsılan bir ülke olmuştur. 1970’lerin başında, ülke siyasi, ekonomik ve sosyal krizlerle boğuşuyordu. Artan siyasi şiddet ve terör olayları, hükümetin kontrolünü kaybetmesine neden oldu. Bu kaos ortamında, askeri güçler bir kez daha sahneye çıkmaya hazırlanıyordu.
Darbenin Gerçekleşmesi
24 Mart 1976’da, Arjantin Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey subayları, yönetime el koymak için bir darbe planı yürürlüğe koydu. Hükümeti devirmek için planlanan operasyon, hızla ve neredeyse kan dökülmeden gerçekleşti. Isabel Peron görevden alındı ve askeri cunta iktidara geldi. Bu noktadan itibaren, Arjantin, askeri diktatörlük rejiminin acımasız yönetimi altına girdi.
Diktatörlük Dönemi ve İnsan Hakları İhlalleri
Videla rejimi altında, Arjantin halkı büyük bir baskı ve zulümle karşı karşıya kaldı. Binlerce kişi gözaltına alındı, işkence gördü ve kayboldu. Siyasi muhalifler, sendikacılar, gazeteciler ve sıradan vatandaşlar, rejimin hedefi haline geldi. Devlet terörü, hükümet karşıtı faaliyetleri bastırmak için sistematik olarak kullanıldı.
Uluslararası Tepkiler ve Sonrası
Arjantin’deki insan hakları ihlalleri, uluslararası alanda büyük tepki çekti. Ancak, Videla rejimi, içerideki muhalefeti bastırmak için acımasızca devam etti. Ancak, 1983 yılında demokratik seçimlerin gerçekleştirilmesiyle birlikte, Arjantin, diktatörlük dönemini sona erdirdi. Yeni hükümet, darbe döneminde yaşanan insan hakları ihlallerini araştırmak ve sorumluları yargılamak için adımlar attı.
24 Mart 1976, Arjantin için karanlık bir dönemin başlangıcıydı. Ancak, bu dönemde yaşananlar, Arjantin’in demokrasiye olan bağlılığını ve insan haklarına saygısını güçlendirmek için bir dönüm noktası oldu. Tarih, bu acı deneyimlerden ders çıkarmamız gerektiğini gösteriyor.