Bugün, Türkiye’nin dört bir yanını derin bir saygı ve özlem duygusunun sardığı gün. 10 Kasım… Bir milletin büyük bir liderini kaybettiği, ancak onun izinde yürümeye devam ettiği gün. Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca bir asker ya da devlet adamı değildi; o, çağdaş Türkiye’nin mimarı, özgürlük mücadelesinin öncüsüydü. Ve bugün, onu anarken aslında onun bizlere bıraktığı mirası bir kez daha hatırlıyoruz.
Atatürk, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyerek aslında varlığını bir ulusun geleceğine adamıştı. Onun bu sözlerinde, bir liderin ölümsüzlüğünü, eserleriyle yaşamaya devam etme arzusunu görüyoruz. Çünkü Atatürk için önemli olan, kendisinin değil, milletinin bağımsızlığı ve refahıydı.
Bugün bizlere düşen görev, onun bu mirasını yaşatmak ve Türkiye’yi, onun hayalini kurduğu çağdaş ve bağımsız bir ülke olarak koruyup ileriye taşımaktır. Onun bizlere emanet ettiği “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini yaşatarak, barış içinde bir gelecek için çalışmaya devam etmeliyiz.
Atatürk’ü ve onun gösterdiği hedefleri yüreğimizde taşırken, her 10 Kasım’da onu özlemle anıyoruz. Ve onun dediği gibi, “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir.”