Kalbimde sen atıyorsun… Yüreğimde sen ağlıyorsun… Heyecanlandığımda sen heyecanlanıyorsun… Yürüyünce sen yürüyorsun… Ve koşunca soğuk bir aşkın kıyısına beraber koşuyoruz elimizde aşk kadehleriyle içindeki mutlulukları(şarap) dökmeden… Sevince sen seviyorsun… Aşık olunca sen aşık oluyorsun bende aşık olan kalbimi izliyorum bir filmin hiçbir noktasını kaçırmayan seyirci gibi… Sana ıssız bir çölün kıyısından yana yana geliyorum… Ben…
Yazar: porsukcansu@gmail.com
Sobe…(Deve kuşları saklambaç oynuyor…)
Kimden saklanıyoruz? Şoförü olduğumuz hayattan mı? Gönlümüzü kaptırdığımız freni patlak aşktan mı? Oynadığımız oyunda mızıkçılık yapan gerçeklerden mi? Kimden saklanıyoruz? Kiminle saklambaç oynuyoruz? 50’ye kadar gözünü kapatıp sayan kim hayat mı? Aşk mı? Gerçekler mi? Nereye saklanıyoruz? Gerçeklerden kaçıp yatağın altına mı saklanıyoruz? Aşktan kaçıp kapının arkasına mı saklanıyoruz? Hayattan kaçıp dolabın içine mi saklanıyoruz?…
Bir Şiir Yazdı Şair…
Gönlü zengin kafiye… Alçak gönüllü redif… Zayıfı güçlü yapan teşbih… Hep yalan söyleyen istiare… Cimri hece ölçüsü… Anlamı hiç bilinmeyen arapça -farsça tamlamalar… Özel beyitler için mazmunlar… Kadınlar için gazel… En güzel kadın beytül gazel… Egolamanlar için kasideler… Kötüler için hiciv şiirleri… Aşk için koşma… Leyla ile Mecnun’u anlatmak için mesneviler… Özentilik için soneyi,terza-rimayı… Gazelin…
Damla Sakızı(Falım,Hayal,Hayat…)….
Damla sakız hayallerimiz… Çiğneyip çiğneyip tadı kayboldu diye çöpe attığımız hayallerimiz… Balon yapıp patlattığımız gerçeklerimiz… Sigara dumanını üfürdüğümüz tozlu dumanlı hayat sahamız…. Bir türlü vazgeçemediğimiz nikotin(hayat) Biraz Malbro,Biraz Winston ver bakkal amca… Kaybolan hayallerimize içelim bu sefer de… Naneli sakızlarımız acı gerçeklerimiz… Bir türlü çiğnemekten vazgeçemediğimiz yasaklar… Meyveli sakızlarımız tatlı gerçeklerimiz ve tatlı hatalarımız… Ve…
Sahi Neydi Aşk?
Aşk, her şeye rağmen sevmekti Aşk, 1 haftalık ömrü kalan kelebekti… Aşk, mükemmel bir savaşçıydı… Aşk,siyaha boyanan ayrılık duvarlarını ,pembe aşklara boyamaktı… Aşk,kırmızı renk elbisesi olan,elinde bir gül tutan,aklında hüzün dolu hikayeler olan bir kadındı… Aşk,her zaman kurulan hayaldi ve hiç gerçekleşmeyen… Aşk,Einstein parçalayamadığı atom parçasıydı…. Aşk,sevda bahçelerinde yetişen bir güldü işte… Aşk,Leyla ile Mecnun’du……
Eskici…
Eski bir telefon numarasını arar gibi bir şeyleri arıyorum… Sevginin sonbaharda yapraklarını döktüğünü söylüyorlar… Geç kaldın bir daha ki sonbaharı bekle diyorlar… Mutluluğun da bir rüzgarın gemisine binip gittiğini söylüyorlar… Merhameti arıyorum onun yıldızların yanında olduğunu söylüyorlar… Oraya git diyorlar. Uzaya Uzaya… Sohbetin eski insanların yanına gittiğini söylüyorlar… Kahvehanelere git diyorlar… Mezarlıklarda ara sıcak insan…
Tamirci Çırağı…
Küçük bir siluet Biraz kırgın daha çiçek açmamış… Dilsiz bir siluet… Çırak… Bir bardak dolu tecrübe… Bir ekmek kırıntıları üzüntü… Bir çiçek mutluluk… Küçücük eller… Küçücük parmaklar… Minik bir siluet… Küçük bir çehre Çiçekli bir sima Hayatın tamirci çırağı Elleri kömür karası Yıldızlar,tornavidalar… Her araba eski bir insan Her lastik yeni bir insan yeni bir…
1,2,3 Son…
Açtım ellerimi göğe doğru kaldırdım… Tanrıdan bir aşk istedim. Amin,dedim bağırarak!… Siyah beyaz eski bir film hatıralarındaki aşklardan Leyla ile Mecnun’un,Ferhat ile Şirin’in aşkını istedim… Biraz kırgın biraz yorgun,biraz da yaşlanmış kırçıllaşmış saçlarıyla hüzünlü bir aşk çocuğu Elinde bir gül Ağzından gökten boşanırcasına aşk dolu yağmur damlaları dökülüyor… Ve 1,2,3 kayıt dedi yönetmen!… Hüzünlü aşk…
Anlayamazsınız!..
Bize sokak çocuğu derler Temiz bir suyla yıkanmıştır hayallerimiz… Ayaklarımızın altına insanlık serilmiştir… Üstümüz kötülük yorganı ile örtülmüştür… Duygularımız idam ettirilip yanımıza konulmuştur. Hayatlarımıza içki içirilip başucumuza konulmuştur. Yırtık ayakkabıları,güzel insanlık kıyafetleri ,yırtık kıyafetleri üzerimize giydirmişler.. /////********///// Bir gram sokak çocuğuyuz biz Hayallerimiz tozlu raflara kaldırılmış Duygularımız küflenmeye yüz tutmuş Kötülük yorganıyla ısınmaya çalışan sokak…
Siyah Bir Tablo Dünya…
Dünya’ya gökyüzüne,dışarıya,evime sanki siyah bir perde çekilmiş.Simsiyah, bir sulu boyadaki siyahın çok sürülmüş hali…Sanki yağlı boyayla yapılmış bir resimdeki siyah renk gibi her şey ve her yer…Öbür renkleri hiç bilmiyorum.Görmek nasip olmadı ve tanıyamadım hiçbirini.İnsanlar hep renklerden bahsediyorlar.Dünya rengarenk diyorlar.Ben dünyaya kendi gözlerimle bakıyorum siyah renk…Dünya sadece duyabildiklerimden ibaret…Kuş cıvıltıları,araba sesleri,çocukların sevinçle gülme sesleri,ben sadece…