4. Gün (Yaklaştık)
——————————–
En son koşuyordum. Ve hala koşuyorum. Sadece biraz yoruldum. Kalbim yerimden çıkacakmışcasına atıyor. Ayaklarım hala zorla adım atıyor. Beynim artık dur diyor ve bende onu dinliyorum ve duruyorum. Yere oturuyorum. Önüme doğru bakıyorum. Ve bir tabela görüyorum. Tabela da “Küçük Adam” yazıyor. Düşünüyorum kim yazar bunu diye. Aklıma Gizemli Adam geliyor. Onun yazdığından eminim. Oturduğum yerden kalkıp tabelaya doğru ilerliyorum. Tabelaya dokunuyorum, sanki eski bir resme dokunurmuş gibi. Yazı eskimiş. Belli ki yazılalı baya olmuş… Olsun gene de tabelanın gösterdiği yöne gitmeliyim… Belki bu sefer bulurum Beş Sokağı’nı… Hadi Bakalım…
Beş Sokağında Durumlar
——————————————-
Bugün 18.günümüz. Hala bir aksiyon yok. Düşmanlar bizi bulamadı. Beş Sokağı’nı n ilerisinde bir ev var. Orada Yaşar Amca oturuyor. Aslında çok yaşlı olduğu için Yaşar Amca diyoruz biz ona… Beş Sokağı karşılıklı birbirine bakan evlerden oluşuyor. Sokağın aşağısında çöp kovaları yukarısında evler var.Ve ben Beş Sokağı’nın yukarısındaki ilk evde oturuyorum. Sokağın başındaki ev bana ait anlayacağınız. Bugün normal hayat. Acaba Küçük Adam bıraktığımız işareti gördü mü?
“Küçük Adam” Tabelası…
————————————-
Tabela hakkındaki düşüncelerim biraz korkutucu… Gerçeği söylemek gerekirse.. Önüme hiçbir şey çıkmaması durumu tam bir fiyasko olur. Tabelanın gösterdiği yere doğru yürüyorum. Yavaş ve emin adımlarla. Dikkatlice her tarafa bakıyorum. Çünkü Beş Sokağı her yerde olabilir. Yürüyorum ve bir tabela daha…”Buldun Küçük Adam ileride”… İleriye doğru gidiyorum… Bir de ne görüyorum ileride bir maden ocağı… Açıkcası beklediğim bir şey değil. Madem ocağının önünde “Beş Sokağı” yazıyor. Kafamda deli sorular dolanıyor.Maden ocağında ne işi var Gizemli Adamın? Öğrenmem için maden ocağına girmeliyim…
Maden Ocağı…
——————————
İniyorum yavaş yavaş. Aşağıda gördüğüm manzara tamamen sokak… Şaşırdım doğrusu. Aşağıya ve yukarıya doğru uzanan karşılıklı eve benzeyen yapıtlar var… Acaba nerede bu Gizemli Adam? Sorun şu insanlar nerede? Sadece Gizemli Adam mı yaşıyor burada? Yoksa başka birileri de var mı? Ve bağırıyorum ” Hey Gizemli Adam neredesin” iki defa… Ve ses yok. Beş dakika sonra bir daha… Ve bir ses duyuyorum… Böyle çok az bir fısıltı gibi sanki… “Küçük Adam sesime doğru gel”… Sese doğru ilerliyorum. İlerledikçe sokağın başına geldiğimi farkediyorum ve tabelayı görüyorum… Tabelada “Beş Sokağı” yazıyor… Tabelanın hemen yukarısında bir ev var. Ses oradan geliyor. Kapıyı çalıyorum tam üç defa… Kapı açılıyor ve Gizemli Adam yüzüme bakıyor.
-Sende Kimsin?
-Küçük Adam sen ?
-Gizemli Adam
Konuşmalardan sonra içeri alıyor beni.Oturup sohbet etmeye başlıyoruz.
-Niye bana mektup yazdım?
-Senin yaşlarındaki bir çocuk bana bir mektup yazıyordu ve sonra sokağıma geliyordu. Ve bende rüyadaki çocuk gibi sana mektup yazdım.
-Niye beni buraya çağırdın?
-Sen buraya aitsin onun için…
Ve ben aval aval bakıyorum ona…
-Niye aidim buraya?
-Kaybedenlerin kazanabilmesi için sana ihtiyacımız var diyor.
Aldığım cevap karşısında afallamış bir şekilde suratına bakıyorum…
-Ben nasıl bir şeyim ki bana ihtiyacınız var?
Adam ne dese beğenirsiniz
-Sen bizim kaybettiğimiz benliklerimizsin diyor.
Ve ben gene hiçbir şey anlayamıyorum.
-Ne demek istiyorsun?
-Tam olarak şunu diyorum ilerleyen zamanlarda beraber sen ve ben kazananları cephesine gidip savaştan vazgeçmelerini söyleyeceğiz ve onlar da vazgeçecek.
-Bu bir hayal dostum asla vazgeçmezler. Kazanırken sen vazgeçer misin?
Devamı Haftaya Cumartesi
Yazar: Cansu Porsuk