Ufukta şimşekler çakıyordu. Zamanla, yavaş yavaş, tüm karşıtlıklar kayboldu. İlk başta, her zaman yükselenlere karşı gösterilen tepkiler gibi, M. Madeleine’e karşı iftiralar ve karalamalar vardı. Ardından yalnızca kötü sözler, sonra sadece hileler… Nihayetinde her şey tamamen yok oldu; saygı, bütün kalpleriyle, içten ve samimi bir şekilde oluştu. 1821 civarında, Montreuil-sur-Mer’de ona “Bay Belediye Başkanı” diye…
Kategori: Dünya Klasikleri – Türkçe
Sefiller – Beşinci Kitap – IV. Bölüm
İlkbahar 1821’de gazeteler, Digne piskoposu Monseigneur Bienvenu olarak tanınan M. Myriel’in, 82 yaşında, kutsal bir huzur içinde vefat ettiğini duyurdular. Ancak gazetelerin atladığı bir detay vardı: Digne piskoposu, yıllardır kördü ve bu körlükten son derece memnundu. Çünkü ona her zaman yakın olan bir kız kardeşi vardı ve onun varlığı, ona büyük bir huzur veriyordu. Kör…
Sefiller – Beşinci Kitap – III.Bölüm
Laffitte’e emanet edilmişti. Yine de, o ilk günkü kadar sade ve mütevazı bir insan olarak kalmayı başarmıştı. Griye çalan saçları, derin bir ciddiyet taşıyan bakışları vardı. Teninin bronzluğu bir işçiye, yüzündeki derin çizgiler ise düşüncelere dalmış bir filozofa aitti. Üzerinde genellikle geniş kenarlı bir şapka ve çenesine kadar iliklenmiş, kalın kumaştan yapılmış uzun bir redingot…
Sefiller – Beşinci Kitap – II. Bölüm
Madeleine O, ellilerinin ortasında bir adamdı; yüzünde belirgin bir endişe vardı, fakat asıl olan, yüreğiyle çok iyi bir insandı. Söylenecek tek şey buydu. Sanayinin hızla gelişmesiyle Montreuil-sur-Mer, önemli bir ticaret merkezi haline gelmişti. İspanya, her yıl büyük miktarda siyah kehribar alıyordu ve bu ticaret sayesinde Montreuil-sur-Mer, Londra ve Berlin ile adeta rekabet eder hale gelmişti….
Sefiller – Beşinci Kitap – I. Bölüm
Kara Cam İşçiliğinde Bir İlerleme Hikayesi Peki, Montfermeil halkının söylediğine göre çocuğunu terk etmiş gibi görünen o anneye ne olmuştu? Nerede, ne yapıyordu? Küçük Cosette’i Thénardier’lere bıraktıktan sonra, yoluna devam etmiş ve Montreuil-sur-Mer’e varmıştı. Bunun 1818 yılı olduğunu unutmamalıyız. Fantine, doğduğu topraklardan on yıldan fazla bir süre önce ayrılmıştı. Montreuil-sur-Mer ise değişmişti. Fantine, yoksulluktan yoksulluğa…
Sefiller – Dördüncü Kitap – III. Bölüm
Alouette Kötü olmak, başarılı olmak için yeterli değildir. Lokanta, gerçekten kötü bir durumda idi. Bir yolcudan alınan elli yedi frank sayesinde, Thénardier bir çekin ödenmeyen borcundan kurtulmuş ve imzasını geri ödeyebilmişti. Ancak, bir sonraki ay yine paraya ihtiyaçları doğdu; kadın, Cosette’in eşyalarını Paris’e götürüp Mont-de-Piété’de rehin vererek altmış frank almıştı. Para tükenince, Thénardier’ler, küçük kızı…
Sefiller – Dördüncü Kitap – II. Bölüm
İki Şüpheli Karakterin İlk Taslağı Yakalanan fare oldukça cılızdı; ama zayıf bir fare bile kediyi mutlu etmeye yeter. Peki ya Thénardier’ler kimdi? Şimdilik kısaca anlatalım, detayları daha sonra ekleriz. Bu insanlar, kaba saba yükselmişlerle düşmüş zeki insanların bir karışımı olan bir ara sınıfa aittiler. Kendilerini “orta sınıf” ya da “alt sınıf” diye adlandırılan sınıflar arasında…
Sefiller – Dördüncü Kitap – I. Bölüm
Bir Anne Diğerini Karşılar Bir lokantanın önünde bir kamyon ya da at arabası görmek, o dönemde oldukça sıradan bir manzaraydı. Ancak, 1818 yılı baharının bir akşamında, Waterloo Alayı Lokantası’nın önünde park etmiş bu araç, bir ressamın dikkatini çekecek kadar alışılmadık bir görünüm sergiliyordu. Bu araç, ormanlık bölgelerde büyük kütükleri ve ağaç gövdelerini taşımak için kullanılan,…
Sefiller – Üçüncü Kitap – IX. Bölüm
Mutlu Neşenin Sonu Genç kızlar yalnız kaldıklarında ikişerli gruplar hâlinde pencere pervazlarına yaslanıyor, birbirlerine eğilerek fısıldaşmaya başlıyorlardı. Bazen bir pencereyle diğeri arasında sesler yankılanıyordu. O sırada Bombarda Meyhanesi’nden kol kola çıkan birkaç genç adamı fark ettiler. Adamlar, arkalarına dönüp kızlara gülümseyerek işaret yaptı ve her pazar Champs-Élysées’yi dolduran tozlu kalabalık arasında kaybolup gittiler. Fantine pencereden…
Sefiller – Üçüncü Kitap – VIII. Bölüm
Bir Atın Ölümü – Edon’da, Bombarda’dan daha iyi yemek yenir, diye haykırdı Zéphine. – Ben Edon’u tercih ederim, dedi Blachevelle. Bombarda daha lüks, daha Asya tarzı. Aşağıdaki salona bakın. Duvarlarda aynalar var. – Ben tabağımda daha çok seviyorum, dedi Favourite. Blachevelle, ısrarla devam etti: – Bıçaklara bakın. Bombarda’da saplar gümüş, Edon’da ise kemik. Gümüş, kemikten…