Bay Bamatabois’in Aylaklığı Montreuil-sur-Mer gibi küçük şehirlerde, her zaman benzer bir gençlik sınıfı bulunurdu. Bu gençler, taşrada yılda bin beş yüz livre gelirle yaşayan ama Paris’te servetini savuran zenginlerin tavırlarını taklit etmeye çalışan tiplerdi. Asaleti olmayan bir soyluluk maskesi takınmışlardı; ne tam olarak asil, ne de tam anlamıyla sıradandılar—tıpkı hadım edilmiş atlar gibi, etkisiz ve…
Kategori: Sefiller
Sefiller – Beşinci Kitap – XI. Bölüm
Mesih bizi özgür kıldı Fantine’in hikayesi nedir? Toplumun bir köleyi satın almasıdır. Kime? Yoksulluğa. Açlık, soğuk, yalnızlık, terk edilmişlik, yoksulluk… Acının iç içe geçtiği bir pazar yeridir burası. Bir ruh, bir dilim ekmek karşılığında satılır. Yoksulluk sunar, toplum kabul eder. İsa Mesih’in kutsal yasası, medeniyetimizi şekillendirir; fakat henüz tam anlamıyla bu yasayı kapsamaz. Avrupa’da esaretin…
Sefiller – Beşinci Kitap – X. Bölüm
Başarı devam ediyordu. Kışın sonunda işten çıkarılmıştı; yaz geçip gitmişti, ama kış yeniden geri dönmüştü. Kısa günler, azalan işler. Kışta ne ısınma var, ne de ışık; öğle vakti kaybolmuş, akşam ise sabaha yakın bir zaman diliminde karanlık, sis ve alacakaranlık içinde kayboluyordu. Pencereler gri, iç mekan karanlık… Gökyüzü sanki bir havalandırma deliği gibi. Bütün bir…
Sefiller – Beşinci Kitap – IX. Bölüm
Madame Victurnien’in Başarısı O halde, rahibenin dul eşi gerçekten bir işe yaramıştı. Bu arada, M. Madeleine bunların hiçbirini bilmiyordu. Bunlar, hayatın beklenmedik akışının tesadüfi olaylarıydı. M. Madeleine, kadınlar atölyesine neredeyse hiç girmemek gibi bir alışkanlığa sahipti. Bu atölyenin başına, rahibenin önerisiyle, bir kız kardeş atamış ve bu denetçiye tamamen güvenmişti. Gerçekten saygıdeğer, sağlam, adil, dürüst…
Sefiller – Beşinci Kitap – VIII. Bölüm
Madame Victurnien, ahlaka her ay otuz beş frank harcıyordu. Fantine, bir sabah uyandığında, hayatının farkına vararak kısa bir mutluluk anı yaşadı. Çalışmak ve bu yolla geçinmek, ne büyük bir Tanrı lütfu! Gerçekten de çalışmanın tadı ona geri dönmüştü. Bir ayna almıştı, gençliğine, güzel saçlarına ve dişlerine bakarak sevinç duydu; geçmişin birçok acısını unuttu, tek düşündüğü…
Sefiller – Beşinci Kitap – VII. Bölüm
Fauchelevent Paris’te Bahçıvan Oluyor Fauchelevent, kazada diz kapağını yerinden çıkarmıştı. Père Madeleine, onu fabrikasında işçileri için kurduğu ve iki rahibenin hizmet verdiği revire yatırdı. Ertesi sabah, yaşlı adam, yatağının başucunda bin franklık bir banknot buldu. Yanında Père Madeleine’in el yazısıyla yazılmış bir not vardı: “Arabanızla atınızı satın alıyorum.” Oysa araba hurdaya dönmüş, at ise çoktan…
Sefiller – Beşinci Kitap – VI. Bölüm
Fauchelevent Baba Bay Madeleine, bir sabah Montreuil-sur-Mer’in taşsız, dar sokaklarından birinde yürüyordu. Ansızın bir gürültü duydu; uzakta bir kalabalığın toplandığını fark etti. Merakla yöneldiği yerde korkunç bir manzarayla karşılaştı: Yaşlı Fauchelevent Baba, devrilmiş bir at arabasının altında kalmıştı. Yere yığılmış, iki arka bacağı kırık at da çaresizce yatıyordu. Fauchelevent, o zamanlar Bay Madeleine’in kasabadaki birkaç…
Sefiller – Beşinci Kitap – V. Bölüm
Ufukta şimşekler çakıyordu. Zamanla, yavaş yavaş, tüm karşıtlıklar kayboldu. İlk başta, her zaman yükselenlere karşı gösterilen tepkiler gibi, M. Madeleine’e karşı iftiralar ve karalamalar vardı. Ardından yalnızca kötü sözler, sonra sadece hileler… Nihayetinde her şey tamamen yok oldu; saygı, bütün kalpleriyle, içten ve samimi bir şekilde oluştu. 1821 civarında, Montreuil-sur-Mer’de ona “Bay Belediye Başkanı” diye…
Sefiller – Beşinci Kitap – IV. Bölüm
İlkbahar 1821’de gazeteler, Digne piskoposu Monseigneur Bienvenu olarak tanınan M. Myriel’in, 82 yaşında, kutsal bir huzur içinde vefat ettiğini duyurdular. Ancak gazetelerin atladığı bir detay vardı: Digne piskoposu, yıllardır kördü ve bu körlükten son derece memnundu. Çünkü ona her zaman yakın olan bir kız kardeşi vardı ve onun varlığı, ona büyük bir huzur veriyordu. Kör…
Sefiller – Beşinci Kitap – III.Bölüm
Laffitte’e emanet edilmişti. Yine de, o ilk günkü kadar sade ve mütevazı bir insan olarak kalmayı başarmıştı. Griye çalan saçları, derin bir ciddiyet taşıyan bakışları vardı. Teninin bronzluğu bir işçiye, yüzündeki derin çizgiler ise düşüncelere dalmış bir filozofa aitti. Üzerinde genellikle geniş kenarlı bir şapka ve çenesine kadar iliklenmiş, kalın kumaştan yapılmış uzun bir redingot…