Umutsuzluğun Derinlikleri Haydi bunu ifade etmeye çalışalım. Toplum, kendi elleriyle yarattığı bu gerçeklerle yüzleşmek zorunda. Çünkü böylesi şeyler onun eseridir. Daha önce de söylediğimiz gibi, o bir cahildi; ama aptal değildi. İçinde yanıp duran bir ışık, karanlıkla boğuşan bir parıltı vardı. O ışık, felaketin kendine has aydınlığıyla daha da parladı. Dayakların acısıyla, zincirlerin ağırlığıyla, zindanların…
Kategori: Sefiller
Sefiller – İkinci Kitap – VI. Bölüm
Jean Valjean Gecenin bir vakti, Jean Valjean aniden uyandı. Brie bölgesinden, yoksul bir köylü ailesinin çocuğuydu Jean Valjean. Çocukluğu boyunca ne bir okul yüzü görmüş ne de okuma yazma öğrenme fırsatı bulmuştu. Genç bir adam olduğunda, Faverolles’da ağaç budayarak geçimini sağlamaya başlamıştı. Annesi Jeanne Mathieu, babası ise Jean Valjean ya da bazılarına göre Vlajean’dı. Bu…
Sefiller – İkinci Kitap – V. Bölüm
Sükûnet Kardeşine iyi geceler dileyen Piskopos Bienvenu, masanın üzerindeki iki gümüş şamdanın birini aldı ve diğerini misafirine uzatarak nazikçe, – Bayım, sizi odanıza götüreyim, dedi. Adam, tek kelime etmeden onu takip etti. Daha önce anlatıldığı gibi, bu mütevazı evin düzeni bir hayli ilginçti. Oratoryoya bağlı olan yatak hücresine ulaşmak ya da oradan çıkmak için mutlaka…
Sefiller – İkinci Kitap – IV. Bölüm
Pontarlier’nin Peynircilikleri Üzerine Detaylar Bu bölümde neler yaşandığını daha iyi anlatabilmek için Matmazel Baptistine’in Madame de Boischevron’a yazdığı mektuptan bir pasajı aktarmak yerinde olacaktır. Mektup, forsa ile piskopos arasındaki konuşmayı saf ve çarpıcı bir ayrıntı zenginliğiyle sunuyor: “Bu adam, hiç kimseye aldırış etmeden, açlıktan gözü dönmüş biri gibi yemeğini yiyordu. Ancak çorbasını bitirdiğinde başını kaldırıp…
Sefiller – İkinci Kitap – III. Bölüm
Pasif İtaatin Kahramanlığı Kapı birdenbire açıldı. Genişçe aralanmış, sanki güçlü bir irade tarafından itilmişti. Bir adam içeri girdi. Bu adamı hatırlıyorduk elbette: Daha az önce barınacak bir yer ararken sokakları arşınlayan o yolcu. Adam bir adım atarak odanın ortasında durdu, ardından kapıyı arkasında açık bıraktı. Omzunda ağır bir çuval, elinde bir sopa taşıyordu. Sert, cesur,…
Sefiller – İkinci Kitap – II. Bölüm
Tedbir, Bilgeliğin Tavsiyesidir O akşam Digne Piskoposu, şehirde yaptığı uzun gezintisinin ardından odasına çekilmiş ve gece geç saatlere kadar orada kalmıştı. Üzerinde titizlikle çalıştığı Görevler Üzerine adlı eseri vardı, ancak maalesef bu çalışma henüz tamamlanmamıştı. Derin bir konu olan bu eserde, Kilise Babaları ve ilahiyatçıların öğretilerini dikkatle incelemekteydi. Kitap, iki ana bölüme ayrılmıştı: birinci bölüm,…
Sefiller – İkinci Kitap – Düşüş – I. Bölüm
Bir Yürüyüş Akşamı Ekim 1815’in ilk günlerinde, güneş batmadan yaklaşık bir saat önce, yaya olarak seyahat eden bir adam, Digne adlı küçük kasabaya vardı. O sırada pencerelerden bakan ya da evlerinin kapısında duran az sayıdaki kasaba sakini, bu yabancıyı tedirgin bir merakla süzüyordu. Görünümü öylesine perişandı ki, böylesini görmek oldukça zordu. Adam orta boylu, yapılı…
Sefiller – XIV. Bölüm
Düşünceleri Son Bir Söz Bu tür ayrıntılar, özellikle günümüzde, moda tabirle söylemek gerekirse, Digne Piskoposu’na bir “panteist” havası verebilir. Hatta bazıları, onun, zamanımızda sadece zihinlerde filizlenip büyüyerek dinlerin yerini alan kişisel bir felsefeye sahip olduğu fikrini bile düşünebilir. Fakat şunu açıkça belirtmek gerekir ki, Monsenyör Bienvenu’yu tanıyan hiçbir kimse, onun hakkında böyle bir düşünceyi haklı…
Sefiller – XIII. Bölüm
Onun İnancı Dini bakış açısını sorgulamak, Digne Piskoposu için gereksizdir. Böyle saf bir ruh karşısında tek hissettiğimiz şey, derin bir saygıdır. Doğru bir insanın vicdanına güven duyulur, sözlerine inanılır. Dahası, bazı özel karakterler için, bizlerin inançlarından farklı bir inançta olsa bile, insan erdeminin en yüce değerlerinin orada da yeşerebileceğine inanırız. Bu öğreti ya da gizemlerle…
Sefiller – XII.Bölüm
Monseigneur Bienvenu’nün Yalnızlığı Bir piskoposun etrafında, tıpkı bir generalin genç subaylarla çevrili olduğu gibi, genellikle bir grup genç rahip bulunur. Aziz François de Sales, bu genç rahipleri “çaylak din adamları” olarak tanımlar. Her mesleğin, başarıyı yakalamış kişilere eşlik eden istekli adayları vardır; her güç sahibinin çevresinde bir kalabalık, her servetin bir sarayı ve onu çevreleyen…