Sanırım 2014 senesiydi. Her yerde bu kitabı görmeye başladım. Sosyal medyalarda, insanların elinde, kitapçılarda en çok satılanlar rafında görünce herkes okuyorsa bu kadar da yaygınsa deyip aldım. Sırf meraktan. Çünkü Türk yazarları arasında pek sevdiğim yoktur. Genellikle Türk yazarlarının kitaplarını da pek fazla okumam.Ama Sabahattin Ali’yi Kürk Mantolu Madonna’sıyla tanımıştım. Çok etkilenmiştim o kitaptan. Tabiki de öyle bir kitaptan sonra bunu okuyunca ben afalladım. Daha doğrusu bana göre Kürk Mantolu Madonna kadar güzel değildi. Kitabın içine biraz dalarsak;
“İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesaüdüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey hakikatleri görmekten kaçmak ihtiyadı var…”
Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın “kapana kısılmışlığını gösteriyor Sabahattin Ali.
Aydın geçinenlerin karanlığına, “insanın içindeki şeytan”a keskin bir bakış.
Yazar: Cansu Porsuk (Mutlu Çocuk)