Sefiller – Beşinci Kitap – X. Bölüm

Başarı devam ediyordu. Kışın sonunda işten çıkarılmıştı; yaz geçip gitmişti, ama kış yeniden geri dönmüştü. Kısa günler, azalan işler. Kışta ne ısınma var, ne de ışık; öğle vakti kaybolmuş, akşam ise sabaha yakın bir zaman diliminde karanlık, sis ve alacakaranlık içinde kayboluyordu. Pencereler gri, iç mekan karanlık… Gökyüzü sanki bir havalandırma deliği gibi. Bütün bir […]

Continue Reading

Sefiller – Beşinci Kitap – VIII. Bölüm

Madame Victurnien, ahlaka her ay otuz beş frank harcıyordu. Fantine, bir sabah uyandığında, hayatının farkına vararak kısa bir mutluluk anı yaşadı. Çalışmak ve bu yolla geçinmek, ne büyük bir Tanrı lütfu! Gerçekten de çalışmanın tadı ona geri dönmüştü. Bir ayna almıştı, gençliğine, güzel saçlarına ve dişlerine bakarak sevinç duydu; geçmişin birçok acısını unuttu, tek düşündüğü […]

Continue Reading

Sefiller – Beşinci Kitap – VII. Bölüm

Fauchelevent Paris’te Bahçıvan Oluyor Fauchelevent, kazada diz kapağını yerinden çıkarmıştı. Père Madeleine, onu fabrikasında işçileri için kurduğu ve iki rahibenin hizmet verdiği revire yatırdı. Ertesi sabah, yaşlı adam, yatağının başucunda bin franklık bir banknot buldu. Yanında Père Madeleine’in el yazısıyla yazılmış bir not vardı: “Arabanızla atınızı satın alıyorum.” Oysa araba hurdaya dönmüş, at ise çoktan […]

Continue Reading

Sefiller – Dördüncü Kitap – I. Bölüm

Bir Anne Diğerini Karşılar Bir lokantanın önünde bir kamyon ya da at arabası görmek, o dönemde oldukça sıradan bir manzaraydı. Ancak, 1818 yılı baharının bir akşamında, Waterloo Alayı Lokantası’nın önünde park etmiş bu araç, bir ressamın dikkatini çekecek kadar alışılmadık bir görünüm sergiliyordu. Bu araç, ormanlık bölgelerde büyük kütükleri ve ağaç gövdelerini taşımak için kullanılan, […]

Continue Reading

Sefiller – Üçüncü Kitap – IX. Bölüm

Mutlu Neşenin Sonu Genç kızlar yalnız kaldıklarında ikişerli gruplar hâlinde pencere pervazlarına yaslanıyor, birbirlerine eğilerek fısıldaşmaya başlıyorlardı. Bazen bir pencereyle diğeri arasında sesler yankılanıyordu. O sırada Bombarda Meyhanesi’nden kol kola çıkan birkaç genç adamı fark ettiler. Adamlar, arkalarına dönüp kızlara gülümseyerek işaret yaptı ve her pazar Champs-Élysées’yi dolduran tozlu kalabalık arasında kaybolup gittiler. Fantine pencereden […]

Continue Reading

Sefiller – Üçüncü Kitap – VIII. Bölüm

Bir Atın Ölümü – Edon’da, Bombarda’dan daha iyi yemek yenir, diye haykırdı Zéphine. – Ben Edon’u tercih ederim, dedi Blachevelle. Bombarda daha lüks, daha Asya tarzı. Aşağıdaki salona bakın. Duvarlarda aynalar var. – Ben tabağımda daha çok seviyorum, dedi Favourite. Blachevelle, ısrarla devam etti: – Bıçaklara bakın. Bombarda’da saplar gümüş, Edon’da ise kemik. Gümüş, kemikten […]

Continue Reading

Sefiller – Üçüncü Kitap – IV. Bölüm

Tholomyès’nin keyfi yerindeydi; neşesini daha da taçlandırmak istercesine, bir İspanyol şarkısına başladı. O gün, sanki doğa da tatile çıkmış gibiydi; baştan sona aydınlık ve neşeli bir şafak gibi… Saint-Cloud’nun bahçelerinden yayılan mis kokular, Seine’nin yumuşak esintisine karışıyordu. Yapraklar nazikçe salınıyor, dallar rüzgârla dans ediyor, arılar yaseminlerin kalbine hücum ederken kelebekler papatyaların, yoncaların ve yabani otların […]

Continue Reading

Sefiller – Üçüncü Kitap – III. Bölüm

Dörtte Dört Öğrencilerin ve genç kızların kırda geçirdiği bir günün ne anlama geldiğini, kırk beş yıl önce, bugünkü bakış açısıyla hayal etmek oldukça zordur. Paris’in çevresi artık eskisi gibi değildir; şehrin çevresi, hayatın şekli, yarım yüzyıl içinde tamamen değişmiştir. Kuğu teknesinin yerini artık vagonlar almış, faytonların yerini ise buharlı gemiler almıştır. Bugün Fécamp dendiğinde, eskiden […]

Continue Reading

Sefiller – Üçüncü Kitap – II. Bölüm

İki çift. Bu Parisli gençlerin biri Toulouse’dan, diğeri Limoges’ten, bir diğeri Cahors’tan, sonuncusu ise Montauban’dan geliyordu; ancak hepsi öğrenciydi ve öğrenci olmak, Parisli olmak demekti; Paris’te eğitim almak, sanki Paris’te doğmuş olmak gibiydi. Bu gençler oldukça sıradandı; herkes bu yüzleri bir şekilde görmüştür; tipik, ilk bakışta dikkat çeken, ne olağanüstü ne de yetersiz, ne bilgili […]

Continue Reading