Sefiller – Sekizinci Kitap – V. Bölüm (Son Bölüm)

Uygun Bir Mezar Javert, Jean Valjean’ı kentin hapishanesine teslim etti. M. Madeleine’in tutuklanması, Montreuil-sur-Mer’de büyük bir yankı, hatta tam anlamıyla bir sarsıntı yarattı. Ne yazık ki gerçeği saklayamayız: “O bir kürek mahkûmuydu” sözleri duyulur duyulmaz, neredeyse herkes ondan uzaklaştı. Yaptığı onca iyilik iki saat içinde unutuldu ve geriye sadece “eski bir mahkûm” kaldı. Oysa Arras’taki […]

Continue Reading

Sefiller – Sekizinci Kitap – IV. Bölüm

Fantine, M. Madeleine’in onu bu adamın elinden aldığı günden beri Javert’i görmemişti. Zihni hastalık nedeniyle bulanıktı, ama onu almaya geldiğinden hiç şüphesi yoktu. O korkunç yüzü görmek istemiyordu; dehşet içinde elleriyle yüzünü kapattı ve acı dolu bir çığlık attı: — Bay Madeleine, beni kurtarın! Jean Valjean – artık onu yalnızca bu isimle anacağız – ayağa […]

Continue Reading

Sefiller – Yedinci Kitap – XI. Bölüm

Champmathieu, giderek daha da şaşırıyordu. Evet, o gerçekten de oydu. Yazıcının lambasının ışığı, yüzünü aydınlatıyor ve her şeyi net bir şekilde ortaya koyuyordu. Şapkasını elinde tutuyor, kıyafetlerinde hiçbir düzensizlik yoktu; ceketi düzgünce düğmelenmişti. Yüzü solgundu ve titreyen elleriyle zar zor ayakta duruyordu. Arras’a ilk geldiğinde saçları henüz griydi, ancak şimdi tamamen beyazlaşmıştı. Bir saat önceki […]

Continue Reading

Sefiller – Yedinci Kitap – III. Bölüm

Bir Kafada Kopan Fırtına Okuyucu, M. Madeleine’in gerçekte Jean Valjean olduğunu artık fark etmiş olmalı. Jean Valjean’ın ruhunun derinliklerine daha önce bir yolculuk yapmıştık; şimdi o karanlık uçuruma bir kez daha bakma vakti geldi. Ancak bu kez, bu yolculuğun içimizde uyandırdığı heyecan ve ürpertiyi gizlemek mümkün değil. İnsan ruhunu gözlemlemek, hiçbir şeye benzemez. Zihnin gözü, […]

Continue Reading

Sefiller – İkinci Kitap – XIII. Bölüm

Petit – Gervais Jean Valjean, şehri terk ederken, adeta bir kaçış içindeydi. Hızla tarlaların arasında yürüdü; önüne çıkan her yol ve patikaya saparak, nereye gittiğini fark etmeden sık sık kendi izlerine geri dönüyordu. Tüm sabahını böyle başıboş dolaşarak geçirdi. Hiçbir şey yememişti, ama açlık hissetmiyordu. İçinde dalgalanan, birbiriyle çatışan bambaşka duyguların etkisi altındaydı. Öfkeliydi, ama […]

Continue Reading