Sefiller – Beşinci Kitap – XII. Bölüm

Bay Bamatabois’in Aylaklığı Montreuil-sur-Mer gibi küçük şehirlerde, her zaman benzer bir gençlik sınıfı bulunurdu. Bu gençler, taşrada yılda bin beş yüz livre gelirle yaşayan ama Paris’te servetini savuran zenginlerin tavırlarını taklit etmeye çalışan tiplerdi. Asaleti olmayan bir soyluluk maskesi takınmışlardı; ne tam olarak asil, ne de tam anlamıyla sıradandılar—tıpkı hadım edilmiş atlar gibi, etkisiz ve […]

Continue Reading

Sefiller – Beşinci Kitap – IX. Bölüm

Madame Victurnien’in Başarısı O halde, rahibenin dul eşi gerçekten bir işe yaramıştı. Bu arada, M. Madeleine bunların hiçbirini bilmiyordu. Bunlar, hayatın beklenmedik akışının tesadüfi olaylarıydı. M. Madeleine, kadınlar atölyesine neredeyse hiç girmemek gibi bir alışkanlığa sahipti. Bu atölyenin başına, rahibenin önerisiyle, bir kız kardeş atamış ve bu denetçiye tamamen güvenmişti. Gerçekten saygıdeğer, sağlam, adil, dürüst […]

Continue Reading

Sefiller – Beşinci Kitap – VI. Bölüm

Fauchelevent Baba Bay Madeleine, bir sabah Montreuil-sur-Mer’in taşsız, dar sokaklarından birinde yürüyordu. Ansızın bir gürültü duydu; uzakta bir kalabalığın toplandığını fark etti. Merakla yöneldiği yerde korkunç bir manzarayla karşılaştı: Yaşlı Fauchelevent Baba, devrilmiş bir at arabasının altında kalmıştı. Yere yığılmış, iki arka bacağı kırık at da çaresizce yatıyordu. Fauchelevent, o zamanlar Bay Madeleine’in kasabadaki birkaç […]

Continue Reading

Sefiller – Beşinci Kitap – IV. Bölüm

İlkbahar 1821’de gazeteler, Digne piskoposu Monseigneur Bienvenu olarak tanınan M. Myriel’in, 82 yaşında, kutsal bir huzur içinde vefat ettiğini duyurdular. Ancak gazetelerin atladığı bir detay vardı: Digne piskoposu, yıllardır kördü ve bu körlükten son derece memnundu. Çünkü ona her zaman yakın olan bir kız kardeşi vardı ve onun varlığı, ona büyük bir huzur veriyordu. Kör […]

Continue Reading

Sefiller – Beşinci Kitap – I. Bölüm

Kara Cam İşçiliğinde Bir İlerleme Hikayesi Peki, Montfermeil halkının söylediğine göre çocuğunu terk etmiş gibi görünen o anneye ne olmuştu? Nerede, ne yapıyordu? Küçük Cosette’i Thénardier’lere bıraktıktan sonra, yoluna devam etmiş ve Montreuil-sur-Mer’e varmıştı. Bunun 1818 yılı olduğunu unutmamalıyız. Fantine, doğduğu topraklardan on yıldan fazla bir süre önce ayrılmıştı. Montreuil-sur-Mer ise değişmişti. Fantine, yoksulluktan yoksulluğa […]

Continue Reading

Sefiller – Dördüncü Kitap – III. Bölüm

Alouette Kötü olmak, başarılı olmak için yeterli değildir. Lokanta, gerçekten kötü bir durumda idi. Bir yolcudan alınan elli yedi frank sayesinde, Thénardier bir çekin ödenmeyen borcundan kurtulmuş ve imzasını geri ödeyebilmişti. Ancak, bir sonraki ay yine paraya ihtiyaçları doğdu; kadın, Cosette’in eşyalarını Paris’e götürüp Mont-de-Piété’de rehin vererek altmış frank almıştı. Para tükenince, Thénardier’ler, küçük kızı […]

Continue Reading

Sefiller – İkinci Kitap – X. Bölüm

Uyanan Adam Gece yarısını geçerken, katedralin çanları ikiye vurduğunda Jean Valjean uykusundan sıçradı. Onu uyandıran, çanların sesi değil, yatağın beklenmedik derecede rahatlığıydı. Yirmi yıldır bir yatakta uyumamış bir adam için bu his başlı başına yabancıydı. Giysilerini çıkarmamış olsa bile, bu alışılmadık konfor onun uykusunu bölebilecek kadar etkiliydi. Dört saat boyunca kesintisiz uyumuştu. Vücudu dinlenmiş, yorgunluğu […]

Continue Reading

Sefiller – İkinci Kitap – IX. Bölüm

Yeni Şikayetler Cezaevinden çıkma zamanı geldiğinde, Jean Valjean, kulağında bu garip kelimeyi duydu: “Sen özgürsün!” O an, inanılması güç ve olağanüstüydü; bir ışık huzmesi, gerçek hayatın ışığı, birdenbire içine doldu. Ancak bu ışık hızla soldu. Jean Valjean, özgürlük düşüncesiyle büyülenmişti. Yeni bir hayatın umudu içindeydi. Ama kısa süre sonra, kendisine verilen sarı pasaportla özgürlüğün ne […]

Continue Reading

Sefiller – İkinci Kitap – VIII. Bölüm

Dalga ve Gölge Bir adam denize düşer! Ne önemi var ki? Gemi yolundan sapmaz. Rüzgâr eser, rotası karanlık bir zorunluluğun elindedir. Gemi ilerler, yoluna devam eder. Adam suya gömülür, ardından yeniden su yüzüne çıkar. Çırpınır, haykırır, kollarını uzatır; ama nafile. Kimse onu duymaz. Gemi, fırtınanın pençesinde kendi varoluş mücadelesine odaklanmıştır. Ne mürettebat ne de yolcular, […]

Continue Reading

Sefiller – İkinci Kitap – VII. Bölüm

Umutsuzluğun Derinlikleri Haydi bunu ifade etmeye çalışalım. Toplum, kendi elleriyle yarattığı bu gerçeklerle yüzleşmek zorunda. Çünkü böylesi şeyler onun eseridir. Daha önce de söylediğimiz gibi, o bir cahildi; ama aptal değildi. İçinde yanıp duran bir ışık, karanlıkla boğuşan bir parıltı vardı. O ışık, felaketin kendine has aydınlığıyla daha da parladı. Dayakların acısıyla, zincirlerin ağırlığıyla, zindanların […]

Continue Reading