Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını coşku ve gurur içinde kutlamanın eşiğindeyiz. Bu özel gün, bir ulusun bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin taçlandığı, yeniden doğuşunun simgesidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki Türk milleti, 1923 yılında Cumhuriyet’in ilanıyla tarihi bir dönemece adım attı. Bu dönem, ulusumuzun çağdaş, laik ve demokratik değerlerle buluştuğu bir sürecin başlangıcıydı.
Atatürk’ün vizyoner liderliği ve yürekten inancı, milletimize yeni ufuklar açtı. O, “Büyük Türk Milleti!” diyerek, bir ulusun kendi kaderini tayin etme hakkını haykırdı. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, halkımızın yönetimi elinde tuttuğu, eşit ve adil bir toplumun temelleri atıldı.
Bugün, Türk milleti olarak, o mücadele ruhunu, o azim ve kararlılığı hatırlıyoruz. 100 yıl önceki o kararlılıkla, bugün de ülkemizi daha aydınlık yarınlara taşımak için el birliğiyle çalışıyoruz.
Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesiyle yola çıkan Türkiye, uluslararası ilişkilerde barış ve işbirliği için çaba harcıyor. Kültürler arası diyalogun önemini vurguluyor, hoşgörü ve adaleti savunuyoruz.
Bugün, 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti olarak, tarihimize olan saygımızı yineliyoruz. Geleceğe dönük umutlarımızı canlı tutuyoruz. Çünkü bu topraklar, bin yıllardır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Bizler, bu mirası koruyarak ve geliştirerek gelecek nesillere aktarmakla yükümlüyüz.
100 yıl önce Atatürk’ün söylediği gibi, “Büyük Türk Milleti! Aziz Vatandaşlarım! Ey Yurttaşlarım!” bugün de aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun!